Kayıtlar

Ekim 12, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ANNEMİN BAHÇESİNDEKİ DOMATESLER

Resim
  Havalar soğudu epey, Ekim ayındayız. Annemin küçük bahçesindeki domatesler soldu sarardı bir kısmı. Akşam ve gece sokağa dolaşmak için çıktığımda tellerin arasından bir dalını uzatmış domates bitkisini fark ettim, bir parça kopardım, kokladım, kokusu müthiş, beni aldı götürdü çocukluğuma, koku parfüm gibi. Ertesi gün yine bir parça kopardım ve gül gibi gömleğimin cebine attım, arada çıkarıp kokladım bitkiyi. Parkın orada, sigara içerken. 09:29 13 Ekim 2020 Salı   İsa Kantarcı

Eski dönemlerde Türk toplumunda kadın

Resim
  Eski dönemlerde Türk toplumunda kadın ve erkeğin toplumdaki konumu hemen hemen eşitti. Kadını kapatmak, eve tıkmak, dövmek gibi huylar Türk erkeğinde yiğitliğe halel getirecek davranışlar olarak görülürdü. Anneye  “ög”  denirdi. Bugün kullandığımız öksüz kelimesi de buradan gelmektedir. Çocukların hamisi anne idi. Bir kız istediği erkekle -aile büyüklerinin onayı neticesinde- evlenebilirdi. Evlilikte zorlama yoktu. Türk devlet yönetiminde kadınlar hükümdar  ya da hükümdarın naibi(vekili) olurlardı. Kız çocukları ile erkek çocukları birlikte yetiştirilir, at biner, ok atar, kılıç kullanmayı öğrenirdi. İlk talim ise koç üstünde fare vurarak yapılırdı. Hane yönetimi kadının hakkıydı. Kadın hanenin reisiydi.  Annenin önemiyle ilgili atalarımız şöyle demiştir:  “Ana ölünce baba da ölür.”   Şimdilerde KADIN NE DURUMDA? Kızlar küçük yaşta ata biniyormuş. Okuyunca şaştım. Şort giydi diye kızlara dayak atılıyor şimdilerde.