Kayıtlar

2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

SEVGİLİYE SON MEKTUP

Resim
  SEVGİLİYE SON MEKTUP   Yazar Virginia Woolf, 18 Mart 1941 tarihli mektubunda şu satırlara yer vermişti: "Sevgilim, yine çıldırmak üzere olduğumu hissediyorum. Yaşadığım o korkunç anlara geri dönemem artık. Ve ben bu kez iyileşemeyeceğim. Sesler duymaya başladım. Odaklanamıyorum. Bu yüzden yapılacak en iyi şey olarak gördüğüm şeyi yapıyorum. Sen bana olabilecek en büyük mutluluğu verdin. Benim için her şey oldun. Bu korkunç hastalık beni bulmadan önce birlikte bizim kadar mutlu olabilecek iki insan daha düşünemezdim. Artık savaşacak gücüm kalmadı. Hayatını mahvettiğimin farkındayım ve ben olmazsam, rahatça çalışabileceğini de biliyorum. Bunu sen de göreceksin. Görüyorsun ya, bunu düzgün yazmayı bile beceremiyorum. Söylemek istediğim şey şu ki, yaşadığım tüm mutluluğu sana borçluyum. Bana karşı daima sabırlı ve çok iyiydin. Demek istediğim, bunları herkes biliyor. Eğer biri beni kurtarabilseydi, o kişi sen olurdun. Artık benim için her şey bitti. Sadece sana bir iyilik yapabiliri

KARMA

Resim
    Baylar bayanlar bir öykü yazdım yalnızlıkla ilgili. 17 sene önce diyelim. Şair Yaşar Doğan ile ortak bir kitap çıkarmıştık 2005 yılında, bu öykü o kitaptan. Kitapta onun şiirleri, benim ise öykülerim yer almaktadır. Bakalım bu öyküyü beğenecek misiniz? İKİ YALNIZ                     Bir yalnız orada … Birikmişti. Dolu dolu bakıyordu. Kadını fark etti. Ondan önemlisi yanındaki devasa boşluğu ve güzelim gözlerindeki derinli kahverengisinin. Onun yanına oturmak istedi. Düşündü çekindi. Döndü, gidiyor. Aklı oradaki boşlukta, aklı kadında. Karşıdan bando geliyor. Kapatıyor yolu. Döndü geri. Utana sıkıla geçti kadının yanına. Oturdu. İki yalnız. Çok büyükler çok. Yürek tarafından. Ama orası boş. Tozları uçuşur. Kocaman bir rüzgârı vardır. Sonrası sınırsız. Gök ve toprak arasında melekler. Bolca kırığı var kalplerinin. Çöller kadar. İki yalnız, su gibi. Bir bakışta kendini ele verir onlar. Gizlenemezler ki. Maskeli baloda bile parmakla gösterilirler. Kadın derya gibi. Kad

SAKALLI CELAL...

Resim
  ATATÜRK'ün izinde bir filozof: SAKALLI CELAL.   Muazzam bir insan, bir filozof. Orhan Karaveli’nin Sakallı Celal adlı kitabı mutlaka okunmalı...! “SAKALLI CELAL... Deniz Bakanı bir pa ş anın o ğ lu olarak İ stanbul'da dünyaya gelir. Ya ş ıtları oyuncaklarla oynarken o kendi kendine harfleri ö ğ renerek ev halkını ş a ş kına çevirir. İ lkokul ça ğ ında konaktaki odasından çıkmaz, durmadan deniz lisesine giden a ğ abeylerinin kitaplarını okur. Babasının “henüz ya ş ın küçük” demesine ra ğ men, Fransızca dersleri alır ve kısa sürede mükemmel Fransızca ö ğ renir. Dönemin en iyi e ğ itim veren okuluna, Galatasaray Lisesi’ne, 1896 yılında ba ş lar. Fransızcası çok iyi oldu ğ undan hazırlık okumaz. Derslerinde ola ğ anüstü ba ş arılar elde eder. Burada geçirdi ğ i 11 yıl; özgür, ba ğ ımsız, aydınlanmacı ki ş ili ğ inde çok etkili olur. Okulunu bitirdi ğ inde, muhte ş em bir Fransızcası ve elinde her kapıyı açan Galatasaray diploması vardır. Basit memurluklarda gözü yoktur.

SOLAR PLEKSUS

Resim
  SOLAR PLEKSUS   Demesi ne güzel: Solar Pleksus. Demesi ne güzel: La ilahe illellah! Arkadaşlar, ‘solar pleksus’ nedir? Üst karın çakrasıdır (enerji merkezi) Rengi sarıdır. Peygamberin solar pleksusu ne kadar parlakmış, güzelmiş, güneş gibi ışıldar. Tarihe geçmiş ve geçmemiş çok adamın kadının çocuğun solar pleksusu güneş gibi parlar.   Solar Pleksus sağlıklı çalışmazsa ne olur? Hayatı boş verirsiniz. Umarsız olurusunuz. Hayata asılamazsınız. Sorunları çözmek için harekete geçmezsiniz, geçemezsiniz. Depresyon yaşarsınız. Boğulur gibi hissedersiniz. Kuşatılmış gibi hissedersiniz. Çevrenizdekileri başınıza gelenler için suçlarsınız. Hayat azminiz bloke olmuştur. Tutuksunuzdur. Tutuklu gibi. Özgür iradeniz tutuklu gibidir. Özgür iradeniz uyuşmuştur.   Solar pleksus neden bu hale gelir? Karanlık bir varlık orayı işgal etmiştir. Bir hastalık. Kara bir enerji. Zihindeki bir sorun da buna yol açmış olabilir. Hayattaki başarınız sola