YÜRÜMEYEN EVLİLİK

 


GENÇ KIZIN EVLİLİK HAYALİ

 

Genç kız birçok sevgili edinmişti, çok sevmişti, hesapta evlenecekti; ama işler istediği gibi gitmedi. Sevgili işleri onu delirtmişti, karartmıştı, evde de sorunları vardı, bir işi yoktu, sıkıntıdan patlıyordu, bütün arkadaşları evlenmişti. Sonunda görücü usulü evlenmeye karar verdi ve iki teklif geldi bu sıra ve birini seçti.

 

Tamam, çok istediği evlilik hayali olacak, bebekleri olacak, mutlu mesut yaşayacaktı, parası olacaktı, kocası, kendine ait bir hayatı, ölene dek.

İşe onay verdi; ama ters şeyler oluyor, genç kız yer yer inatçı, öfkeli. Sıradan biri değil; çok iyi kalpli; ama hassas, kelebek gibi. Karşı taraf işi bitirmek için, düğün vs. çok acele ediyor.

 

Günün birinde kaynanası olacak kadın; “haydi sana gelinlik almaya gidiyoruz” dedi. Genç kız o gün hayatının en berbat hissini hissetti, çok canı sıkıldı, patlayacak bomba gibiydi, daraldı, boğulur gibi olduğunu hissetti, “hayır, gelemem, çok acele ediyorsunuz” da diyemiyor. Tam o gün çok değer verdiği bir dostu ona ulaştı ve sahilde buluştular.

 

Olgun genç adam ona bir buket çiçek getirmişti.

“Neden kopardın onları, onları Allah’ı zikrediyor.” Dedi genç kız.

Çiçekleri almadı.

Genç kız, “gelinlik almaya gideceğiz, öyle” dedi.

“Neden acele ediyorlar ki.”

Kaynanayı şikayet ettikten sonra evleneceği adam hakkında kimi şikayetlerde bulundu.

Olgun genç adam sadece onu dinledi, diyecek bir şey yoktu, o gidiyordu, mahvolacaktı.

Olgun genç adam onu kandırdıklarını, avladıklarını çok iyi biliyordu, ne dese iyi, kızın bu işten uzaklaşması lazım; ama yapamıyor., yapmıyor.

 

Genç kız o dostunu dost defterinden silip attı.

 

Sonra evlendi.

 

Kısa sürede anladı ki bu adam doğru adam değilmiş. Yanlış adam, peki, sonrası, boşanması lazım; ama bunu nasıl yapacak, işi gücü yok, baba evine dönmeye yüzü yok. İstediği hiçbir şey olmadı. Bu evliliği yürütmek çok can sıkıcı, evlendiği adamın bir duruşu yok, genç kız duruşu olmayan tipleri hiç sevmez, aynı evde onunla arkadaş gibi, onu erkek olarak görmüyor, göremiyor, cinsel bir şey de hiç hissetmedi, hissedemedi. Çekim yok hiçbir anlamda. Büyük bir azimle giriştiği evlilik karanlık bir kabus oldu. Bu işi bitirmek istiyor; ama cesareti yok.

 

Olgun dostu ise günün birinde bir rüya gördü, kaynana onu alabilmek için gelinliğe bir büyü yaptı ya da yaptırmış meğerse. Gelinliği yıkarsa geçer mi büyü, bunu onu bulup söylemeli. Büyük ihtimal gelinliği yıkarsa o lanet büyü yok olacak ve iradesi yerine gelecek, istediği kararı alacak, cesur, yürekli olabilecek.

Olgun genç adam onu bulabilse de söyleyebilse.

 

Olgun genç adam rüyasında o gelinliğin yıkandığını görmüş. Bunu olgun genç adamın ablası yapıyormuş.

Gelinliğe büyü yaptırıldığı için genç kız iradesini kullanamaz duruma gelmiş, yani o evlilikte sıkışmış kalmış. Çekip gidemiyor, sağlıklı düşünemiyor, kaçıp giremiyor çünkü; “kaçıp gidersem kahpe olduğumu düşünürler” diye düşünüyor. Oysa kahpe olan büyü yaptıranlardır.

 

Gelinlik alınacağı gün hissettiği sıkıntı ise büyü yapılacağındanmış.

İnsan büyüyü hisseder, berbat bir his çöreklenir içine, öfke, huzursuzluk, isyan. Patlayacak gibi olur insan.

Müthiş daralır.

 

Onların büyüsü varsa bizim Allah’ımız var.


BENİ ÇAPA GİBİ AŞAĞI ÇEKEN BİŞEY VARSA…

 

Beni çapa gibi aşağı çeken bir şey varsa içimdedir, düşüncelerimdedir, eski bir yara izidir, eski bir aşkın gölgesidir, eski bir acının yüreğime saplı kılıcıdır.

Beni aşağı çeken benim içimde bir yere yuvalanmış bir karanlıktır, zihnimdeki bir girdabın kahpe gülüşünden kaynaklıdır.

Beni aşağı çeken başkası değildir, beni aşağı çeken başkasının hakkımda dedikleri, hakkımda yaptığı yorumlar, hakkımda  atıp tuttuğu yalanlar değildir.

Herkes sözleriyle cennetini ya da cehennemini inşa eder.

Onların sözleri onları kapsar, beni değil.

Onların sözleri beni çapa gibi aşağı çekemez. Çünkü ben onları umursamam. Onları var saymam, ben içimdekileri, tavrımı umursarım ve onu kızgın bir kılıç gibi büyülerim bilerim. Ben içimi güçlendirecek şeyler yaparım. Çünkü ben kozmik ışığın yeşil bir parıltısıyım, sürekli çocuk.

Ben zihinsel kapasitemi onların çürük ve kof ve karanlık anlayışlarına uzatırsam, ben onlara cevap vermeye kalkışırsam enerjimi israf etmiş olurum. Kalbimin, ruhumun, zihnimin mürettebatı gemide isyan çıkarır.

Ben onlara karşı hiçbir şey yapmam, gerek yok. Herkes kendini kuşatır mühürler yalan söyleyerek, pislik saçarak.

Beni yukarı çeken ne söylerlerse söylesinler asla çirkinleşmemek. Onların seviyesine inmemek.

Beni kimse aşağı çekemez, beni ancak yanlış düşüncelerim aşağı çeker, beni şeytan aşağı çekebilir; çünkü gözle görülmeyen bir varlık; ama ruhumun kamerası onu gösteriyor, karanlıkta bile. Beni aşağı çeken bir şey varsa ben onu bulup kulağından tutup dışarı atar ve ona siktir çekerim.

Bana kimse orospu çocukluğu yapamaz.

Yaparsa da kralını yapacak kuvvetim vardır. Ve benim yaptığım orospu çocukluğu öyledir ki onun ruhunun kurtuluşuna altın bir imza atar.

Çünkü ben fikri idareciyim dünyanın tepesindeki uzay gemisinde.

Ben o gemide şehrin belediye başkanıyım.

Ben tanrısal bilincin birbirine çarpan kılıç seslerindeki kelebeklerden bir tanesiyim.

 

Ben yenilmezim!

Ben kötülükle mücadelede fikri idareciyim.

Ben başkanım!

 

İsa Kantarcı


Büyü yaptıranlar cehennemi boylar ve hayatları cehenneme döner!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ATLAR ve İNSANLAR (aşıklar için)

İLK AŞKLAR, "İYİ KIZLAR AŞIK OLUR" ROMANINDAN BİR ÖYKÜDÜR