İNSANLAR YALANLARA, YALANCILARA AŞIK OLUR
Bakarsın çok güzel
bir kız, bebek suratı, fiziği mükemmel, içi de bebek, iyi bir kız.
Tutar serserinin
tekine aşık olur, bir uyuşturucu bağımlısına. Zaten nerde güzel bir kız varsa
en yaramaz adama bağımlı olur, yalancıya, pisliğe. Ona o türlü adam çekici
gelir, güzel kızlar serserilere aşık olur.
Düzgün, namuslu,
doğru ve iyi kalpli adamları sevmez güzel kızlar, ben bunu gördüm hayatımda ve
başka hayatlarda.
Savcının biri karşıt
görüş, fikir ve düşüncelerini ifade ettiği için görevden uzaklaştırıldı. Devlet
içinde görev alanlar bir süre sonra işlerdeki ahlaksızlığı, kanunsuzluğu ve
ihmalleri görür, “bu ne be?! diye düşünür. Çünkü devlet yalanlarla örülü bir
mekanizmadır, kim buna çomak sokarsa o kişinin hayatı yok edilmeye, kişi de
imha edilmeye çalışılır. Sistem böyle işler.
Namuslu ve çalışkan
insanlar bir noktada oynanan maskeli baloyu görür, bunlar özel insanlardır. Ya istifa
ederler ya da başka bir işe girerler.
Bildiğiniz üzere Uğur
Mumcu gazetecidir, aracına bomba koyuldu ve öldürüldü. Uğur Mumcu avukattır,
bir süre avukatlık yapar ve bırakır. Neden bıraktı, bilmiyoruz. Ben bunu biliyorum,
eğer yolunuz mahkemeye düşmüşse, oradaki rezillikleri, çirkinlikleri, haksız ve
hukuksuz işler görmüşsünüzdür, bu iğrenç mekanizmayı Uğur Mumcu görmüş, “yok
birader, ben bunun içinde olamam” diye düşünmüş, yazarlığa başlayıp adli
olayları gazetede irdeleyip yazılar yazmaya başlar. Kendi yolunu böylece bulur,
bu onu mutlu eder. İğrenç, yalancı sistemin içinden çıkıp onu eleştirmeye,
korkusuzca doğruları söylemeye ve gerçek nedir onu araştırmaya başlar.
Aziz Nesin. Bu yazarı
bilen bilir. Çok dindar yetiştirilmiştir, çocukluğunu yaşayamamış. Kamu
görevlisi olur askeriyede. Askerleri açtır, yol kenarında üç keçi satma girişiminde
bulunur. Suçlanır filan, kamu görevlisi belli kurallara uymak zorunda ya. Aziz
Nesin İstifa eder. Dinle ilişkisini keser, mahkeme kararıyla “Aziz’ adını alır
kendine. Yazarlığa başlar ve böyle geçinir.
Charles Bukowski.
Postanede memurdur, mektup zarflarını kimi kutulara koyar, her mektubun
gideceği bir kutu vardır, süratle bunu yapar her gün. Çok can sıkıcı ve yorucu bir
iş olduğunu, söylüyor zaten, tuvalete bile izinsiz gidemez. 50 yaşında istifa
eder. Çünkü bu iş onun ruhuna, karakterine hitap etmiyor. İstifa eder çünkü bir
yayıncıdan teklif alır, “sadece yazarlık yap, sana ayda 100 dolar vereceğim.”
Buna güvenerek 50 yaşında hayatını riske atar, emekliliğini.
İslam alimleri var… Bunlar
sıfırdan yükselmişler, kamu görevlisi olmuşlar, çok var bunlardan, bunlar
kendilerine verilen gücün kölesi olmamışlar, ruhani güç, yürek gücü, zihinsel
güç. Bunlara makam verilmiş, ama bakmışlar ki bu makamın kölesi olup yanlış işlere
giriyorlar, oraları terk etmişler.
Devlet içinde
etkinliğini artırmak için insanlar türlü türlü numaralara girer, yalaka
özgeçmiş yazarlar. Ki devlet onlara kamuda iş verebilsin diye.
Oysa ki bağımsız
olmak en iyisidir, özgür olabilirsin o zaman.
Maddi kaygılar
yüzünden devlette iş isterler.
Bu insanlar faydasız
insanlardır.
Devlet denen şey güvenilir
bir mekanizma değildir. Muhalif insan devleti eleştirir, ona aşık olmaz, devlet
zaten yalanlarla ayaktadır.
İnsan makam, itibar,
şöhret peşinde oldukça batar.
İnsanlar yalanlara
aşık olur. En kötü insanlara. Her nedense böyle işler dünyada.
Adam toplumda sevilen
sayılan biri. Ona verilmiş ruhani yetenekler var, tutup ofis açmamış para
kazanayım diye.
Devlet içinde üst
düzeylere çıkayım diye çaba içine girmemiş. Eskide kalan insanlar bunlar.
Bir örgüt kurmamış.
Şurada bir savaş var,
bizim tuttuğumuz adamlar kazansın diye para toplayıp oraya yollamamış silah.
Bunlar gönül adamı.
Sevgi adamı, aşk
adam.
Kafka. Avukatlık
yapmış bir süre. Sonra yazarlığa başlamış.
Kişilerin bir
enerjisi var, okudukları okullar, “yahu bu okulu okudum; ama beni kesmiyor bu”
diye düşünüyorlar. Varoluş sebeplerini, düşüncelerini desteklemiyor okudukları
okullar.
Çehow: Doktordur.
Sonra yazarlığa başlar.
Jack London: Gemi
adamı. Sırf iyi para kazanırım diye yazarlığa başlamıştır. Tek gayesi paraydı.
Çocukların ufkunu açayım, aydınlatayım onları düşüncesi yoktu, tek gayesi
kendini kurtarmaktı. Bu bencillik onu intihara sürükledi, 40 yaşında öldü.
Kitaplarında ateist tavır sergileyen yazarın bu tavrı çöplüktür; ama güzel
yazmasını bilir.
John Steinbeck: İşçi.
Tarla işçisi. Bu adam birçok iş yapmış, birini yazdım.
Gördüğünüz üzere
harika üniversiteler bitiren tek çocuktan hiçbir şey olmaz, olmuyor, tarih bunu
gösteriyor.
Tarihe geçenler
sıfırdan başlarlar işe, parasızlıktan ve beter dramlardan yükselirler albatros
gibi. Tersi yok.
Harika çocukluk,
harika üniversite, harika aile.
Bu kişilerden hiçbir
şey olmaz.
Kendini, hayatı
keşfettikçe yolunu bulacaksın. Devam edersen senin için tasarlanmış yolu
mutlaka bulacaksın.
Pes etme!
İlerlemeye bak zor
işler her yerde!
Yorumlar
Yorum Gönder