Not: Okuyacağınız bu metin daha geniş çaplı hale gelmiş biçimde yazıldı, düzeltilecek, bir roman bu, yayınevinin birinden onaya alan, basılacak olan metin, okuyacağınız onun küçük hali, öykü hali. ATLAR ve İNSANLAR (sevi-şenler için)(eski insanlar sevmeyi tarif ederken 'sevişmek' kelimesini kullanırdı) bu kast edilmiştir- Köye yaz gelmişti, yaz ayının cidden hissedilmeye başlandığı ilk gündü. Ertesi gün hava bozacak endişesi yoktu insanlarda. Gökyüzü apaçıktı. Güneş parlaktı gün boyu. Dikkatini verirsen; dans ederek, birbirine takılarak otların, ağaçların çiçeklerin arasından uçan mutlu kelebekleri görürdün. Bir evin önünde güneşin kızdırdığı betona uzanmış bir kedi sırt tüylerini yalıyor hararetle. Köyün deresinden geçen gri kurt karşı kıyıda emniyette olduğunu anladıktan sonra silkeleniyor; ıslandı, yalıyor tüylerini. Ormandan çıkan bir tilki kıçını üstüne oturmuş çevreyi seyrediyor keyifle, bal arıları, eşek arıları uçuşuyor çevrede. İri bir kaplumbağa boyunu kat ka
Coşkun, huzur hissediyordu, kırlangıç soluğu gibi bir huzur… tek başına kalıp eski günleri hatırlamak, hissetmek istiyordu, çiftlik evinden düşüncelere dalarak uzaklaştı. Üniversitede ilk yılı başarıyla bitirmişti. Ziraat mühendisi olacaktı, ailesi ısrarla bunu istemişti, o da çiftlik işleri sevdiği için buna karar vermişti. O muhteşem yaz günlerinde çiftlik evinde her işe yardım ediyor, tarlada çalışan işçilerle takılmaktan, onlarla iş yapmaktan çok hoşlanıyordu, tarlada ağır işte çalışmak zorunda değildi ama onlara yakın olmak için zordan kaçmazdı, onlarla çalışıp yorulup yemek yemenin hazzı başkaydı. Deli gibi acıkırdı, yoldum deyip iş bırakmazdı, acıktım deyip iş bırakmazdı, oturup çay içeyim deyip işi bırakamazdı, bıraksa bırakır, giderdi mutfakta kendine et kızartıp tıka basa yerdi, ama hayır, onlarla çalışırken onlardan biri gibi hareket ederdi, hiçbir ayrıcalığı yokmuş gibi yapardı, ailesi bu duruma kızardı, kendini heba etmene gerek yok derdi, o yoğun iş günlerinin birinde
Yorumlar
Yorum Gönder