KUTSAL AZİZE ÇORAPLAR
KUTSAL
AZİZE ÇORAPLAR
Pembe çorabımı
giyerken cırttt diye yırtıldı, çok ısrarla çektim kavradım onu, üzüldüm tabi, cehennemden
bir güzel insanı kurtarmak ister gibi, zorladım. Çorap atılacak hale geldi diye
düşündüm, atarım artık bunu, öteki de harap halde, baş parmaklar dışarı
çıkıyor, çorabın yönünü değiştirirsem yırtık üste gelebilir ya da dikerim,
bugün kırmızı şapkamı diktim, ta İspanya’dan hediye geldi. Ve düşündüm, bu
çorabı asla atmayacağım, ben onu çok kutsal amaçlarla zor satın aldım, pazardan
çorap satın almak kolay iş değildir, ben o çorapları kendime almamıştım, hediye
edecektim birine, şimdi yüzyılın alevlerin arasından sağ çıkmış gibi
perişanlar, artık çorap isyan edene kadar; “bırak yakamı, hayatım bitti, bırak
rahat biçimde ruhumu teslim edeyim” dese bile…
o çorapları atmayacağım…çorap intihar edip dünyadan ayrılmak
isteyebilir; izin vermeyeceğim, kedim öldü, bahçeye gömdük, bu çorap öldüğünde
bahçeye gömeceğim, şayet ülkede yaşayanlar benim gibi eşyalarına değer verse,
inanın büyük bir ekonomik atılım yaparız. İnsanlar çöpe sağlam eşyalar
atmaktalar. Çorabı bahçeye gömdüğümü görürse annem kesin delirdiğimi
düşünecektir; oysa ben çok ciddiyim! Şaka yapmadım size!
Ve şu benim
ayaklarım…bilenler bilir…Hz Meryem’in ayaklarındaki ışıltıdan bir tüy olsun ki
onlarda…olsun ki…bilen bilir…beni ne kast ettiğimi…ey beyaz güvercin! Ey ikiz
nur! Ey kutsal siyah at!
İsa Kantarcı
Yorumlar
Yorum Gönder