Onun Sırtını Hayal Ediyorum
Onun Sırtını
Hayal Ediyorum
bu ara
bir kızın
şeffaf bir kızın
beyaz bir kızın
gelinlik giymiş
bir kızın
sırtına kanat
yerleştirmeye çalışıyorum
tohumlarını
yerleştirmeye çalışıyorum diyelim
ilginç ve çok
saf bir çiçek tarlası
kartal gibi
kanatlar
albatros gibi
kanatlar
onun sırtını
hayal ediyorum
sırtı gözümün
önüne geliyor aniden
bu elimde değil
onu yatağımda
görüyorum
yan dönmüş yatıyor
ay beyazı sırtı açık
sırtı çıplak kılıç
gibi
sutyen var belki
de
sutyen olmasın
canım
başımı sırtına
koyuyorum
sırtını bağrıma
yapıştırıyorum
bunu sonsuza dek
yapacağım
çünkü bu beni
mutlu ediyor
onu da mutlu
ediyor
ruhani olduğu
kadar fiziksel bir bağlantı bu
sevmek böyle bir
uçurumdan aşağı atlamaktır
ona zincirlenmiş
gibi sarılmak
sarmaşıklar gibi
ellerim sarmaşık
gibi uzar ve onu sarmalarım
kozasında kelebeğe
dönüşen bir kurt şimdi o
ben ona arkadan
sarıldıkça.
sırtını bağrıma
yapıştırıyorum
çocuk gibi
sırtı çocuk kılıç gibi
uzun saçları yastığıma dökülüyor
bir keresinde ona hediye almıştım
yastık…
bir keresinde saçının bir telini
gördüm çok ilginç geldi
sonra hep hayalimde saç telini gördüm,
tek saç teliyle gezegenler dolaştım
sırtını hayal edip duruyorum
sırtı kan ağlıyor
bir ben biliyorum onun sırtındaki
derdi.
Bir gün rüyamda annemi gördüm
“X’in beli kopmak üzere” dedi
annem.
nedir bu rüya dedim kendime,
anladım sırtındaki karanlığı, acıyı, dehşeti.
bu yüzden sırtına bakıyorum farkında
olmadan meğer
gökyüzünün en parlak yıldızını
seyreder gibi
kendisi nasıl bilsin sırtındaki
ağır belayı.
nasıl bilsin yavrucuk.
bilemez ki..
benim sevmem gücüm yetmedi de
annem diyor bana: “beli kopmak üzere…”
annemin sihri…
annem varsa… annem bir şey
demişse onunla ilgili… düzelecek kız, sırtındaki karanlık ağırlık kaybolup
gidecek…
ve kanatları çıkacak…çünkü ben
onu potansiyelini biliyorum, çıkacak kanatları
ve özgürlüğüne kavuşacak
iki beyaz güvercin yavrum
karı koca güvercin
kasım ayında acı soğukta gökyüzünde
ağaçların arasında bulutların altında ne güzel süzülürler
dans ede ede
birbirine manevralar yaparak
dalaşır gibi
öyle özgür dolaşasın hayatın
içinde
her nereye gitmek istersen git
canın nereyi kimi çekerse…
iki beyaz güvercin
hani anlatmıştın ya
sen doğduğunda pencere camına
konmuştu
bulunduğun odanın
cezamı çekiyorum burada
sen orada
herkesin bir cezası vardır
çekmesi gereken
bitecek günün birinde cezan
özgürlüğün kapıları senin için
açılacak gıcırdayacak yüzyıllar
güzel, mutlu, huzurlu yıllar
kozmik yıllar
İsa Kantarcı
Yorumlar
Yorum Gönder