EVLENMEK İÇİN HİZMETÇİ RUHLU KIZ ARAYAN ERKEKLER
EVLENMEK İÇİN HİZMETÇİ RUHLU KIZ
ARAYAN ERKEKLER
Mizahsız hayat boş, çekilmez.
Gülmeden yaşayan insan ölüden
beter insandır.
Yaşamak o kadar berbat bir şey ki
insan kendi kendine konuşup gülecek şeyler fark etmesi gerek.
Her romanımda bir ölçüde mizah
vardır.
Gecenin bir yarısı…günlerdir
kafam dağınık, çöplük gibi, odaklanamadım, aniden romanın eski bölümlerini
açayım dedim, hatırlamak için, uçmuş beynim, ne yazdım haberim yok, cümleleri
okuyup yazım yanlışlarını yok ederken, bayağı iyi olmuş diyorum, gülüyorum,
çünkü orada bir mizah yapmışım, aradan aylar geçmiş, asırlar sanki, açıp
baktım, içime sindi, ha, bu olmuş demek ki. Bunu nasıl yazmışım, sanki onu
başka biri yazdı.
Cümleler şöyle:
(YABANDA İKİ GENÇ KIZIN SOHBETİ…BİRİ
PİÇ. DİĞERİ UYSAL…)
Ayla, ikinci gözlemeyi yiyordu.
Nur dedi ki: “Hepsini
bitiriyorsun. Bana kalmayacak!”
“Endişe etme. Yeter ikimize.”
“Elinin lezzeti var bu kızın,
annemin böyle bir deyimi vardır.” Güldü.
“Yemek pişirmesini ondan öğrensek
iyi olur. Bir gün lazım olacak, evlenirsek özellikle.”
“Yapsın kendi, hizmetçisi miyim
eşeğin. Bana tatlı yap, patates kızart, çok açım, bir çay yap, bir bardak su
ver diyorlar ya filmlerde, gerçek hayatta, o an cinlerim tepeme geliyor, kendin
yap hıyar, al, topal değilsin, sakat değilsin, iyi demedim mi?”
“Çok hırçınsın. Baltasın canım. Odunsun
odun. Zamanla yontarlar seni.”
Güldü: “Olabilir, beni alan böyle alacak yavrum.” derken
onun yanağından makas aldı.
“Üniversite okurken evde yemek
yapman gerekebilir.”
“Onu o zaman düşünürüm. Ben
evlenirsem hiç yemek yapmam.”
“Kim yapar, ölmüş deden mi?”
Güldü yine: “O eşek yapsın.”
Ayla, ona garip garip baktı: “Seni
penceren dışarı atardım kocan olsam. Ben eve aç geleceğim, akşama kadar dağdaki
sağlık ocağının Allah’ın unuttuğu köyünde bitli ve gübre kokulu hastaları
muayene edeceğim, eve gelip bir de yemek mi pişireceğim?”
“Hım, demek bir doktorla evlendiğimi
hayal ettin, hım, kulağıma hoş geldi. Eee başka… anlat anlat?”
“Seni odunla bir güzel döverdim.”
Nur, güldü. Sincap gibi
kikirdeyip duruyordu. Çok hoşuna gitmişti Ayla’nın imgelemindeki hayatı.
“Tavuklarımız da olacak mı
kocamın iyileştirdiği hasta çocuklardan hediye gelen?”
“Tabi.”
Yorumlar
Yorum Gönder