Topkapı Sarayı’ndan çalınan
Safevi (İran) Şahı’nın Osmanlı Padişahı’na dostluk hediyesi olan, 350 yıl
korunduğu Topkapı Sarayı’ndan çalınarak parçalanan sayfaları Avrupa
mezatlarında satılan Türk İslam sanatının paha biçilemez eseri Şehname’nin
hazin hikayesini KARAR’a anlatan tarihçi Dr. Mehmet Tütüncü: “Satıldığına dair
bir belge bulunmayan eserin bir sayfası 100 milyonlara satılıyor, toplam değeri
50 milyar lira. 5-10 bin liralık eserleri geri getirmek başarı değil, Türkiye
Şehname’nin peşine neden düşmüyor?”
SALİHA SULTAN
Topkapı Sarayı’ndan çalınan ve acımasızca yırtılarak sayfaları Avrupa
mezatlarında milyonlara satılan 15. yüzyıla ait Şehname nüshası, Christie’s
Müzayede Evi’ndeki son satışı ile yeniden gündemde. Dün KARAR’da yer verdiğimiz
özel haberimizde, yine Türkiye’den yurt dışına kaçırılan İznik çinisi gibi
eserlerle birlikte Şehname’nin bir sayfasının daha 118 milyon liraya
satıldığını aktardık. Haberin ardından Firdevsi’nin eserinin paha biçilemez bir
nüshası olan ve Şah İsmail’in oğlu tarafından dostluk nişanesi olarak Sultan
II. Selim’e hediye edilen Şehname’nin Avrupa mezatlarındaki durumu hakkında
bilgi almak için Hollanda Türk ve Arap Dünyası Araştırma Merkezi Başkanı,
tarihçi Dr. Mehmet Tütüncü ile görüştüm.
Dr. Tütüncü, öncelikle çalınan tarihi eserlerimizin yurt dışında haraç
mezat satışından duyduğu üzüntüyü dile getirerek, ardından eserin Türkiye’ye
nasıl geldiğini ve önemini şu sözlerle aktardı: “Şah İsmail, Firdevsi’nin eseri
Şehname’yi 1520’lerde biri Türk, biri Şirazlı, biri Herat’tan gelen üç ustaya yazdırıyor.
Ardından oğlu Şah Tahmasp eseri İran ve Osmanlı dostluğunu, barışını sunmak
için Kanuni Sultan Süleyman’ın oğlu Sultan II. Selim’e hediye ediyor. Osmanlı
kaynaklarında bu hediye tarihi 16 Şubat 1568 olarak kayıtlı. Bu eser bize en
büyük hediyeleridir, ayrıca Alevi-Sünni dostluğunun da büyük bir nişanesidir.
Eserin diğer bir özelliği resimli olması, Şehname’de anlatılan olayların
minyatüre dökülmesi. Eserin tam 258 sayfasında minyatür yer alıyor. Bu
minyatürler Türk İslam sanatının en zirve resimleri olarak biliniyor, çünkü çok
canlı, detaylı ve orijinal çizimler.”
Dr. Mehmet Tütüncü
‘BARON’A SATILDIĞINA
DAİR BİR BELGE YOK’
Dr. Tütüncü, Türkiye’ye ait eserin 350 yıl korunduğu Topkapı Sarayı’ndan
nasıl kaçırıldığına dair yaptığı araştırmaları da şu ifadelerle paylaştı: “350
yıl sarayda korunan eserin müzayede katalog bilgilerinde ‘1903 yılında Baron
Edmond de Rothschild tarafından satın alındığı’ belirtiliyor. Baron Rodshild
İstanbul’a çok sık gelip giden birisi, Sultan Abdülhamid’e İsrail’de toprak
vermesi karşılığı borçların silinmesini vadeden isim. 1903 yılında da
İstanbul’a gelmiş ancak eserin Baron’a nasıl geçtiği hakkında bir belge
bulunamadı. Yani, muhtemelen Topkapı Sarayındaki bir işbirlikçisi eseri çaldı
ve Baron’a verdi.” Topkapı Sarayı’ndan kaçırıldıktan sonra eserin Rothschild
tarafından 1934 yılına kadar Batı Avrupa’nın başkentlerinde sergilendiğini
aktaran Dr. Tütüncü, “İlk sergileme 1903 yılında Paris’te. 21 Nisan -30 Haziran
tarihlerinde ödünç olarak bir sergide yer almış. Bu da eserin 1903 yılında
götürüldüğünü kanıtlayan bir bilgi. Baron öldükten sonra da eser terekesiyle
birlikte oğluna geçiyor. O da eseri 1950’de New York’taki ‘Rosenberg &
Stiebel’ şirketine satıyor. Şirket de eseri 1959’da Arthur Houghton’a satıyor”
diye konuştu.
Dr. Tütüncü, Houghton’un da eseri pazarlamak için 1972 yılında
sergilediğini kaydederek, devamında eserin başına gelenleri şu ifadelerle
aktardı:
“Eseri bütün olarak satamayınca sayfalarını yırtıyor ve özellikle resimli
sayfaları tek tek satmaya başlıyor. 78 sayfasını da Amerikan hükümetinden vergi
indirimi alabilmek için Metropolitan Müzesi’ne bağışlıyor. O 78 sayfa şu an
müzede sergilenmeye devam ediyor.”
‘İRAN 118 TANESİNİ GERİ
ALDI’
Dr. Tütüncü, eserin kalan sayfaları hakkında ise şu bilgilerini aktardı:
“1976 yılında 7 sayfasını Christie’s açık artırmasında 785 bin pounda satıyor.
Yani sayfası 100 bin pound.a satılıyor. 1988’de de 14 sayfasını bu kez 880 bin
pounda satıyor. Ve bu satışlar yıllar içinde devam ediyor. Yalnız, o yıllarda
İran Şahı’nın eşi Farah Diba eseri satın almak istiyor Houghton’dan. Pazarlık
yapıyorlar ancak anlaşamıyorlar, muhtemelen İran’dan çok yüksek bir bedel
istedi. Ardından yeni İran hükümeti yani İran İslam Cumhuriyeti hükümeti 1996
yılında Şehname’den geriye kalanları, yani satılmayan ve yırtılmayan
kısımlarını bir değiş tokuş ile geri alıyor. İran, karşılığında İran Çağdaş
Sanat Müzesi koleksiyonunda yer alan ve Batı sanatı için önemli bir eser olan
Willem de Kooning’in 9 milyon sterlin değerinde bir resmini karşılık olarak
veriyor. İran’da şu an eserin 118 minyatürü bulunuyor.”
‘KALAN 40 SAYFANIN YERİ
BELLİ DEĞİL’
Dr. Tütüncü son olarak, eserin minyatür sayfaları hakkında yaptığı
araştırmalar sonucu elde ettiği şu verileri paylaştı: “Toplam 278 minyatürün
78’i Metropolitan Müzesi’nde, 118’i İran Müzesi’nde, 10’u Halili
Koleksiyonu’nda, 10’u Ağa Han Müzesi’nde, Los Angeles’ta LACMA Müzesi’nde en az
1 nüsha, Fitzwilliam Müzesi’ne bir nüsha var. Kalan 40 sayfanın ise nerede
olduğu bilinmiyor.”
Şehname’nin yukarıda yer
alan sayfası, Sotheby’s Müzayede Evi’nin 26 Nisan’da düzenlediği müzayedede 118
milyon Türk lirasına alıcı buldu.
‘TOPLAMDA 50 MİLYAR LİRA
DEĞERİNDE’
Toplam 258 minyatürün bulunduğu eserden kalan 62 minyatürün ise dünyada
müzayedelerde ve koleksiyonlarda dolaştığını söyleyen Dr. Tütüncü, “Geçmişte
bir sayfası daha 2011’de Sotheby’s tarafından 7,4 milyon pounda satıldı. 2022
yılında da Christie’s müzayedesinde yine bir sayfası 5 milyon pounda alıcı
buldu” bilgisini aktardı.
Dr. Tütüncü, eserin maddi değerine dair de şu analizi yaptı:
“Yani dünkü haberinizde yer alan, 118 milyon liraya satılan eserin sadece
bir yaprağı. Bir sayfası ortalama 100-150 milyon desek, toplamda yaklaşık 50
milyar lira değerinde bir eserden bahsediyoruz. İslam sanatında bu kadar
önemli, yüksek değerde bir eser daha bilinmiyor. İslam sanatının en önemli
yazmalarından biri.”
Türkiye’den kaçırılan
Şehname’nin 1981 tarihinde basılan 296 sayfalık tıpkıbasımı.
‘HİÇBİR GİRİŞİMİMİZİN
OLMAMASI ÜZÜCÜ’
Dr. Tütüncü, ülkemize ait eserin Avrupa mezatlarında elden ele gezmesine
duyduğu üzüntünün yanı sıra, Türkiye’nin bu konuda hiçbir girişimde
bulunmamasına da tepki gösteriyor. “Türkiye’nin hiçbir girişimine rastlamadım,
okumadım bir yerde. Kültür Bakanlığı tarafından eserin nasıl kaçırıldığının
araştırılmaması, uluslararası kamuoyuna baskı yapmaması bana göre korkunç bir
ihmal. Müzayedelerde 5-10 bin pounda satılan eserlerin peşine düşülüyor,
seferber olunuyor. Ufak tefek eserleri geri almak bir başarı değil. Böylesine
milyarlarca lira maddi değeri olan, manevi değeri ölçülemeyen, sanat eseri
olarak da eşsiz bir örnek olan bu Şehname’nin peşine düşülmemesi trajik. İlginç
bir şey daha var, bu eserin meğer tıpkı basımı yapılmış Harvard Üniversitesi
tarafından o yıllarda. Parçalanmadan önce fotoğraflamışlar yani, onu bari
yapmışlar en azından. 750 kadar nüshası var, hala 3 bin dolar gibi rakamlara
satıldığını görüyorum zaman zaman. Şehname’nin Türkiye’den nasıl kaçılırdığının
hazin hikayesi yazılmalı. O tıpkı basım da alınarak, kaçırıldığı yerde, turist
akınına uğrayan Topkapı Sarayı’nda nasıl çalındığının hikayesi ile
sergilenebilir, bu bizim elimizi güçlendirir halbuki.”
Yorumlar
Yorum Gönder