SİYAH YAVRU SOKAK KEDİSİ
SİYAH YAVRU SOKAK KEDİSİ
Fazla sevmeyeceksin hiçbir şeyi, kaybedersin, yıkılırsın…
Kış ayları. Yağmurlu, soğuk, puslu bir hava, gıcık bir hava. Balkona çıktım
sigara içmeye. Odada sigara içmeyi bıraktım. Nasıl? Cami hocası var, dostum,
çok fakirlik görmüş, çok acı çekmiş bu yüzden, çok dua ettim diyor, Allah’ım
beni bundan kurtar diye, sen de dua et diyor bana. İnsana inanmayı, Allah’ı
sevdiren incelikli, iyi kalpli biri. Öte yandan sevdiğim birçok amca da cami
hocası yüzünden camiye gitmeyi bıraktığını söylemiştir bana.
Dostum hoca bana diyor sigarayı bırak, öteki geliyor bırak. Tabi bırakacağım
yok, sonra bana bir tiksinti, bir şey geldi, artık odada sigara içmeyeceğim,
asla, ve o günden sonra odada tek dal sigara içmedim, içmek isteyene de
dışarıda iç dedim.
Sigara yaktım, böyle ve binlerce bunun gibi havada insanın beyninde güzel
düşünceler, fikirler olmasa yaşamak imkansızdır. Ben sokağı seyrederken
gözüme siyah bir şey takıldı, siyah yavru
bir sokak kedisi, çok ufak, 2 aylık, bilen bilir 2 aylık kedi çok ufaktır,
apartman dibinden çevik, vahşi ve süratle gidiyor, tüyleri uzun. Hayret ettim,
ölür herhalde, yiyecek arıyor türünden düşünceler geçti beynimden, ışık gibi
geçti gitti kayboldu.
Bu kediyi sürekli görmeye başladım. Bu kedi benim olsa diye düşündüm, ne
mümkün, çok vahşi, çok ürkek, deli gibi ürkek, her şeye karşı böyle, çok
uyanık. Diğer kedilerin, hatta büyük kedilerin atlamadığı, çekindiği
duvarlardan atlıyor, rüzgar gibi, mermi gibi, ok gibi, korku nedir bilmiyor.
Çok azimli, çok hızlı, çok çevik.
Balkona sokak kedileri için mama koyarım, bu siyah kedi
de gelip yemeye başladı, onunla konuşmaya başladım, “ne güzel şeysin sen…”
Bebek, çocuk sever gibi. Tabi bu arada kedi
büyüdü, üç aylık oldu. Ben onunla konuşurken sırt tüylerini kabartmaya başladı,
bilirsiniz, kedi sırt tüylerini kabartır, titret sırtı, sevildiğinde. Beni
sevdiğini anlayınca ona olan sevgim
daha da arttı. Tatlı sarı gözleri var. Bebek gibi bakışları var. Bugün 17 ocak
2022 Pazar, karlı bir gündü, sulu kar, pazara gittim, ellerim soğuktan uyuştu
dondu, bu esnada anahtarı çantadan çıkarıp kapıyı açamamak deli etti beni,
içeri girmeden bir sigara içeyim dedim, ellerim iflas etti, sigarayı ağızlık
kullanmadan asla içmem, ağızlık cepte, onu çıkaramıyorum, deli oldum, eler
iflas ve ben pes etmedim, sonunda başardım sigarayı yaktım, az içip bıraktım.
Siyah kediyi fark etmiştim sonra, ona bir parça tavuk vereyim dedim, bunu
kendime nasıl alıştırırım? Saf yabani hayvanlarla fotoğraflar çeken genç adam
önce onlara yiyecek verip kendine alıştırdığını söyledi, bu taktiği uygulayayım
dedim, tavuk parçasını uzattım, gelmedi, tavuğu pencere önüne koydum, sonra
baktım ki tavuğun pencere kenarında olduğunu anlamış, oraya gitmeye çalışıyor,
vay be, benim bütün hareketlerimi analiz etmiş, tavuğu oraya koyduğumu görmüş,
ben sanıyorum haberi yok. Tavuğu ona uzattım, kaçmadı, yanaştı, alır almaz da
kaçtı gitti öteki tarafa. Bu ufak siyah kedi…öte
yandan bizim bakıp büyüttüğümüz bir anne ve
üç yavrusu var, sokak kedisi. Gözü kör ve büyüttüğümüz yavru kedi kayboldu,
biri alıp gitti kesin. Şu üç yavru kedi, karınları şiş, sırtları pek, uyuşuk
gibiler, annelerinin götünden ayrılmazlar. Gidip tek başına yiyecek
aramak meselesini henüz çözmüş değiller. Ama yavru siyah kedi
başka
bir alem. Tam bir çılgın. Korku nedir bilmiyor, ya be bu duvardan atlamayayım,
çok yüksek, bir şey olur diye düşünmüyor. Tavuğu yedi bitirdi, başka
arıyor, güzelim daha yok, kalanı sarı kedim yiyecek. Bir baktım, tavuk kümesi
üzerinden atlayıp balkon duvarına geçti, duvardan aşağı fırladı. Hiçbir kedi
bunu yapmaz, asla, büyük kediler bile oralardan asla atlamadı, bir sürü kedi
gelip gider balkonuma, onlar bir kedinin bıraktığı koku izlerini takip edip
benim balkonda yiyecek olduğunu anlıyor, bu kokulardan bir rota, karayolu,
harita gibi. Ana! Diyorum, la bu kedi burada yiyecek olduğunu nerden biliyor,
sonra dedim, koku izlerini takip ediyorlar. Yavru siyah kedi
balkon üstünde pinekliyordu, benim iri erkek kedim geldi, koca kedi yavrudan çekindi,
geride, ama yavru siyah kedi korkmuşa benzemiyor. O an yavru
kedi benim sarı kediye miyav dedi, aylardır ilk kez sesini duydum, bu gece.
Mama veriyorum, yiyor, yemeden önce dikkatli, çok dikkatli seslere, kulaklar
oynuyor, pıt pıt ediyor, başını çevirip kaldırıyor, araç geçiyor, kulak
kesiliyor, kedi enerjik, çılgın gibi enerjik ve dikkatli. Bu kediye bakmak beni
mutlu ediyor, bir de onu kucağıma alırsam süper olacak, büyüttüğümüz kedileri
ya araç eziyor, ölüyorlar, (2 tanesine böyle oldu, benzersiz bir acı..ağladım.)
ya biri alıp başka yere bırakıyor, kedi düşmanı olduğu için…kedilerin başına
bir hal geliyor…yavruyken alıp baktığım ve bir süre de yeğenimin evde baktığı
sarı kedi… 4. Kattan düştü…ölmedi…hiçbir arıza çıkmadı…şans…araç çarptı…yaralı
kurtuldu…şart. Kedini biri psikopat…gelir bizim kediyi döver iyice..pataklar
yaralar…gider..gece ve sabah karanlığında kedi çığlıkları duyar, sokağa
çıkar o psikopat kediyi bekleriz..bizim sarı kedi de öyle dövüşken
değil…kaçıyor, gidiyor bir yere, sonra geliyor, çok zeki, saklanıyor, evin bir
yerinde saklanıyor, saksı diplerinde…bazen bunu yapıyor…ha, bu arada sıçan
yakalama uzmanı, çok zekidir, keyfine düşkün, bazen çok sinirli olur, dokunursun,
eline dalar. Garip huyları vardır, odaya girer, içeri, salona gitmek ister,
yalvarmaya başlar bana, kapıyı aç diye, öyle yalvarır ki kalkar kapıyı açarım,
salona geçer, annem kızar tabi buna, salon yasaktır ona. Ben kedici
biriyimdir, bu sarı kediyi alıp büyütmeye başladım, bu sırada bizimkiler başka
bir kedi buldu, onu ben aldım, sarı kediyi de yeğenime verdim, evde bakmaya
başlamıştı, arada salıyordu gezsin diye, çıkar beni diye etrafı dağıtıyordu,
abim kediyi hiç sevmezmiş, kedi sıçan yakalayıp getirmeye başlayınca abim
kediyi sevmeye başlamış, kediyi işe yaramaz varlık olarak görüyormuş demek ki.
Ama bu vahşi kara kedi başka. Onda bambaşka
damar var, kesin benim için yaratılmış, kedi olarak yaratılmak isteseydim, bu
kedi olmak isterdim.
Karanlık düşünceler başını sarmış, umut verici tek gelişme yok, hayatım yerinde
sayıyor diye düşünüyorsun, tek dost yok,
yaşamak acı veriyor, zor ve katlanılmaz, sahilde sigara içip dön eve, başka
bir şey yok, geliyorsun eve, kedi orada, onu okşuyorsun, sabah uyanıyorsun,
kedi orada, ya da gece uyuyorum, yoğun uyku esnasında,
üstümde battaniye, o da ne, bir şey var orada, kedi kucağımda yatıyor,
döneceğim, tutup kaldırıyorum onu, alıp öteki tarafa koyuyorum, bir yanlışlık
yapsam altımda ezilecek, onlarca yüzlerce gecem
kaybolan o kediyle geçti, onu öyle büyüttüm, onu bağıra bağıra sevdim, ona kötü
sözler söyleye söyleye büyüttüm (argo) Ona ruhumu, ona kalbimin
derinliklerindeki en güzel şeyleri kattım, ona en güzel titreşimleri ektim. Ama
azıp erkek olunca dişi kediler peşine düştü, iş değişmeye başladı, sokaklardan
eve gelmez oldu.
Kimsem yoktu, kucaklayacak kimsem yoktu, onu kucakladım, onu bağrıma bastım, o
müthiş bir arkadaştı. Zaman ne çabuk geçti, göz açıp kapayana kadar ve rüya
bitti.
Yazar Charles Bukowski de kedicidir, kediler evde daktilo masasında orada
burada gezer, sıçarlar şiirler üstüne, yazar ellemez kedilere, kediler
istediğini yapar, ben kediye kızarım yemek kabına dalınca, o yazar aklıma gelince…ne
zarif adammış.
Kedi eğitimi de hiç bilmem ama kediyle anlaşırım, sarı kedim yemek kaplarına
dalıyordu, bir seferinde yine öyle yaptı, bir kolumla onu süpürüp aşağı attım,
bunu otomatik olarak yaptım, o günden sonra asla yatakta yediğim yemek kabına
atlamadı, aşağıda bekledi, orada nöbet tutmaya başladı, ben de ona yemeğini
vermeye başladım, dağda keçileri eğiten adam anlatıyor, yemek vereceği zaman belli
bir sesi çıkarıyor, keçiler böylece yemek zamanı
olduğunu anlıyor, kediler de böyle, kedi dışarı çıkmak istiyorsa, miyavlar
bekler kapı önünde, tamaaam, tamam diye ona yanıt veririm, ne vakti geldiğini
ona belli cümlelerle anlatırım, bu cümleler değişmez.
Bir keresinde yatağımda oturuyordum odamda, dışarı çıkmak istiyorum; ama
kararsızım, çıksam mı çıkmasam mı, öne doğru eğiliyorum, yok, kalıyorum, bir
ara gözüm kediye takıldı, kedi de öne eğiliyor, benim ne yapacağımı hissetmiş.
Arada onu kızdırıyorum, o da başımı yaklaştırıyorum, gözüme yüzme pençe atıp
ısırıyor, fena can yakıyor.
Kedi moral verici muazzam bir varlık. İyi ve güzel insanlar
evlerinde kedi bakar, sokak kedilerine.
Uyuyorum, tam göğsümde yatıyor, kalkıyor, yer değiştiriyor, buzdolabı üstüne
çıkıyor, gardırop içine giriyor, pc masası üstünde çıkıyor, kalorifer peteği
üstüne çıkıyor.
Fazla sevmeyeceksin hiçbir şeyi, kaybedersin, yıkılırsın. Ama ne yapayım, ne
edeyim, onu okşayıp onunla konuşmak dakikalarca, kulağını ısırmak mesela..
Müthiş motive edici. Bombok bir hava, soğuk, acı soğuk. Kedi orada pırıl pırıl
gözlerle sana bakıp kafasını sana sürtüyor, kafanda karanlık kalır mı, tek
çirkinlik hissetmezsin, arınırsın. Bebek kafası gibi olur kafan.
Ama nedir… Fazla sevmeyeceksin hiçbir şeyi, kaybedersin, yıkılırsın.
Kırda, dağda bir ağacın gölgesi gibi ışısın ruhum, orada yaşasın benliğim
sonsuza kadar…
Not: Cins kedi almayı asla istemem, sokak kedileri dururken asla!
16 ocak 2021 pazar
İsa Kantarcı
Yorumlar
Yorum Gönder